Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

ETKİNLİKLER > KADINLAR GÜNÜ

KADINLARIMIZ

Ayın altında kağnılar gidiyordu.  
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.  
Toprak öyle bitip tükenmez.   
dağlar öyle uzakta,  
sanki gidenler hiçbir zaman  
                          hiçbir menzile erişmeyecekti.  
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.  
ve onlar  
              ayın altında dönen ilk tekerlekti.  
Ayın altında öküzler  
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi  
                                               ufacık, kısacıktılar  
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında  
ve ayakları altında akan   
                      toprak  
                         toprak  
                                     ve  
                                          topraktı  
Gece aydınlık ve sıcak  
ve kağnılarda tahta yataklarında   
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.  
ve kadınlar   
birbirlerinden gizleyerek   
bakıyorlardı ayın altında  
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.  
Ve kadınlar  
bizim kadınlarımız:  
korkunç ve mübarek elleri,  
                ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle  
                        anamız, avradımız, yarimiz  
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen  
ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen   
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız  
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki  
ve karasabana koşulan  
ve ağıllarda  
ışıltısında yere saplı bıçakların  
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan  
                                    kadınlar  
                                                 bizim kadınlarımız  
şimdi ayın altında   
kağnıların ve hartuçların peşinde  
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi  
aynı yürek ferahlığı,   
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.  
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde  
                ince boyunlu çocuklar oynuyordu.  
Ve ayın altında kağnılar  
       yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru  
             

                                                    Nazım Hikmet