Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

BİRARADA YAŞAM

İnsanın gelişimi üretim araçlarının gelişimine paralel gelişti. Birlikte arayan, birlikte avlanan ve birlikte toplayan insanlar artık ürünü buldukça toplumsal iş bölümleri ortaya çıktı, toplumsal iş bölümü de sınıflara kadar evrildi.

İlk sanayi devrimi ve onu izleyen bilimsel teknik devrim kapitalizmin ortaya çıkmasını sağladı. Kapitalizim sınıflar arasında uzlaşmaz çelişkiyi yarattı, yani emek ve sermaye arasındaki bitmek bilmeyen savaşı başlattı ve doğal olarak insanlık tarihi sermayenin tarihi olarak yazılmaya başlandı ki buna da resmi tarih diyoruz. Ancak bizler biliyoruz ki bir de yazılmayan emeğin ezilen halkların tarihi vardır ve emek hep birleştirmiş, bir arada üretmiş, bir arada tüketmiş ve birarada yaşamayı başarmıştır…

Genelde dünyada, özelde ülkemizde, kaba milliyetçi ve şoven kültür insanları ve dolayısıyla emeği bölerek bir arada yaşamı imkansız kılıyorlar bundan kazançları hakimiyetlerini ve iktidarlarını sürekli kılmak ve bölünmüş parçalanmış halkları ve emeği güçsüz ve örgütsüz bırakmaktır..

Ülkemiz de özellikle 12 eylül sonrası iradi olarak kurulan SAĞ gerici hükümetler sistematik bir şekilde halkların ve emeğin kazanılmış haklarını birer birer geri alırken karşıların da duracak örgütlü emek ve halk yığınları yoktu, çünkü 12 Eylül toplumun bütün ilerici devrimcilerini daha önceden kontrol altına almış alamadıklarını da etkisiz hale getirmişti.

Öncüsüz kalan emek ve halk yukarında aşağıya iradi bir şekilde hızla gericileşmeye başladı, halkın öncü güçlerini yok eden darbe, gerici şeriatçı cemaatçı güçlerin önünü açarak örgütlenmeleri için tüm devlet olanaklarını seferber etti.

Ekonomik alanda da önce Tarım ve hayvancılık etkisizleştirildi.

Et balık kurumu satılarak hayvancılık değersizleştirildi.

Toprağın üretim değeri düşürüldü.

Toprak işleyeni doyurmaz hale geldi topraktan açığa çıkan fazladan emek gücünü tüketim ve montaj sanayi de örgütlenmiş kent benzeri(istanbul ankara v.b.)şehirler emdi, kaldı ki şehirlerimizin hiç biri bu alışılmadık iç göçe hazır değildi.

Sonra sırasıyla;
Eğitim ve Sağlık hızla taşeronlaşmaya başladı,
İlk okuldan üniversitelere kadar devlet okullarının öğretim seviyeleri kademeli düşürülerek halk çocuklarının eğitimsiz kalması sağlandı,
Sağlıkta birinci basamak önleyici tedavi imkanları ortadan kaldırıldı,
Her mahalle de bulunan dispanser ve kızılay sağlık merkezleri ya kapatıldı yada yok pahasına satıldı,
halk ilaç tekellerinin tanı ve tedavisine muhtaç hale geldi (ne hikmetse ülkemizdeki büyük ilaç ithalatçıları hep cemaat içinden çıkmış ve tekel haline gelmiştir)
Emeğin ve halkın örgütlenmesi kanla yasaklandı,
Sendikasızlaşma yasallaştı,
Devletin dolayısıyla hakların bütün kurumları tek tek satıldı,
Devlet sırtından sosyal yaşamı kaldırıp attı hayatın her alanın da birarada durmayı beceremeyen emek ve halk fakirleşti kaba tabirle bir torba kömüre muhtaç hale geldi,
Bütün bu dönüşümler yavaş ve sistematik bir şekildi adım adım hayata geçti,
Sosyal ve felsefi adımları arkasından geldi,
Her mahalle de kuran kursları yatılı hale dönüştü,
Her il de İmam hatipler açıldı,
Düşünce ve Dil değişti,
Toplum derdini ilahi söylemlerle anlatmaya başladı,
İnşallahlar maşallahlar inanç söyleminden çıkıp ticari terimler haline dönüştü,
Eğitimsiz üretmeyen halklar hacılardan hoca efendilerden şeyhlerden medet ummaya başladı, cemaatler bu ummalara devlet adına çareler buldu onlara devlet kapılarında iş aş verdi.

Bilinen bir gerçektir ki cemaatler kendileri dışın da kalanlara yaşam hakkı tanımazlar...

Bölünmüş parçalanmış ve halk olma özelliklerini yitirmiş insan toplulukları artık tebaa haline dönüşmüştür, tebaalara da biat etmek düşer, biat padişahlara krallara yapılır…

ne dersiniz sizce ülkemiz de padişahlık mı yoksa krallık mı hüküm sürüyor?..

Bütün bunlar resmi tarih,
Ancak bizler bir kez daha bilince çıkarıyoruz ki emeğin ve halkların tarihi böyle yazmıyor.
Kürdü, Türkü, Ermenisi, Rumu, Yahudisi bu topraklar da bin yıldır bir arada yaşayan bizler, bizden olmayanı ötekileştirmedik, hor görmedik, ayrılarımızla aynı kaldık, bir arada kaldık... bütün bu oyunlara karşı daha sıkı bir arada durmalı ve bir birimize daha sıkı kenetlenmeliyiz...