Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

KADINLARIMIZ

Araştırmalara göre 2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın öldürüldü. Son bir yıl içinde 1500 kadın kayboldu. Bunlar sadece resmi rakamlar. Bu kayıtların dışında yüzlerce kadında erkek şiddeti ve baskısıyla intihara zorlanıyor. Aile içi şiddet gören,hayatı tehdit altında olan kadınlar evlerini terk edip kaçıyorlar şayet sığınabilecekleri yerleri varsa.Erkeğin egemen olduğu bir toplumda kadınlar ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyor…

Erkek, kadının özgür birey olduğunu, isteklerini, hayattan beklentilerini ve düşüncelerini gözardı ederek onu köleleştiriyor. Bencilce kendi istekleri yönünde ve dayatmacı bir şekilde yaşam hakkı ver(m)iyor. Kadın bu hayatı istemediğinde, karşı çıktığında yada terk ettiğinde karşı cinsin şiddetine maruz kalıyor. Baba evininde, koca evinden bir farkı yok. Nitekim orada da baba ve erkek kardeşlerin baskısı altında yaşayan kadınlar, ezilmişliğin, çaresizliğin ve umutsuzluğun getirdiği bunalım sonucunda kendi hayatlarına son veriyorlar. Kadın; eğitimde fırsat eşitliği tanınmadığından, ekonomik olarak bağımsız olamadığından kadermiş gibi sunulan bu yaşamı kabullenmek zorunda kalıyor. İnsan haklarını dengeleyici unsur olan devlet; kurumsal olarak bu sorunun çözümüne el atmalı, haksızlıkları giderici önlemlerin yanı sıra, kadın haklarını yasalarla korumalı, şiddeti temel alanlara karşı caydırıcılığı hayata geçirmelidir… Olması gereken kadın-erkek ayrımı yapmadan olaya “insan hakları” başlığı altında bakabilmektir... Toplumsal olarak büyük bir çelişki yaşıyoruz... Söylemde anneler kutsaldır diyoruz ama çocuklarımızın annelerini öldürüyoruz. Erkek,aklını beğenmediği, yaşama dair bir düşüncesinin olmadığını söylediği, ”sen ne anlarsın,ne bilirsin” diyerek aşağıladığı ve yok saydığı kadına hayattaki en önemli görevi, çocuk yetiştirmeyi, yani bir insanı eğitme görevini veriyor... Çünkü bilinç altına yerleştiğince o da biliyor ki: kadındır üreten, birleştiren bereketli olan, kadındır insana sevgi ve şefkat tohumlarını eken…

Şimdi sorulması gereken…

Ne zaman, kadının özgür bir kişilik olduğunun farkına varacağız?

Ne zaman, namus, töre cinayetleri, intiharlar son bulacak?

Ne zaman, bu sessiz çığlığı duyacağız?

Ve ne zaman, kadın erkek bir arada, eşit, özgür, insanca yaşamanın yolunu öğreneceğiz?

LEDA HAMURKESEN
07-07-2011