Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

NE KADAR DEMOKRATIZ?

Ülkemiz, cumhuriyet yönetimi oluşumundan sonra, çoğulculuk esasına dayalı demokrasiyi benimsemiş bir hukuk devletidir. Demokrasinin ve hukuk’un temel ilkeleri ise eşitlik, özgürlük ve adalettir. Bu kavramlar toplumsal hayatın içerisinde insanların kendini ifade edebilmede temel dayanağıdır. Bu bağlamda bireysel haklar ve özgürlükler dizini, toplumsal gelişimin paralelinde sürekli değişime açık olmak durumundadır. Kişiler yargı önünde eşit olmalı, özgürlükleri ve azınlık hakları güvence altına alınmalıdır. Demokrasinin iyi işleyebilmesinin şartı kuvvetler ayrılığı ilkesinin hayata geçirilmiş olmasındadır. Yani yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız ama birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak ele alınmalıdır. Aksi takdirde eşitlik ve özgürlükten, giderek demokrasi ve hukuktan bahsedilemez.

Demokrasi insanlık adına olması gereken ama gerçek anlamda uygulanması, gereklerinin yerine getirilmesi zor bir sistem. Toplum olarak hepimiz demokrasiden yana olduğumuzu söylüyoruz fakat asıl sorgulanması gereken, bireysel ve toplumsal ilişkilerde ne kadar demokrasiden yana tavır koyduğumuzdur. Bunun altında yatan sebep insanoğlunun doğuştan içinde var olan tahakküm etme isteği ve kendi menfaatleri doğrultusunda işine geldiği gibi davranmasıdır. İşte bu, sözlerimizle davranışlarımız arasındaki farklılığı oluşturuyor. Demokratmışız gibi görünerek demokrasiyi ne kadar geliştirebilir ve bu kültürü nasıl yerleştirebiliriz? Yaşadığımız bunca kavram kargaşasında sorulması gereken soru; gerçekten-gerçek demokrasiyi ne kadar istiyoruz? Ya da demokratik bir süreçtemi yaşıyoruz?

Toplumsal alanda saygınlığımız ne kadar veya başkalarına duyduğumuz saygı ne ölçüde var?

LEDA HAMURKESEN
24-01-2011