Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...
Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...
Ülkelerden bir ülkede yığılı sorunlar oluşmuş, devlet erkanı çözüm aradıkça sorunlar büyüyor sarmallaşıyormuş, devletin başındaki şahsiyet ne yapsa etse kime danışsa çözüm üretemiyormuş. Bu durum canını çok sıkıyor adeta bunaltıyormuş.günlerden bir gün hariciye bakanı demiş ki, “sayın devlet büyüğüm, siz buraları düşünmeyin, bu ülkenin sorunlarını burada bizim arkadaşlar nasıl olsa hasır altı eder, çok yoruldunuz, isterseniz şöyle çıkın başka ülkelerin sorunlarını görün, teşhisler koyun, çözüm yolları gösterin ne kadar büyük bir devlet adamı olduğunuzu acun’a pekiştirin, böylece sizi izleyenlerde buraları unutur sizde bu düşüncelerden uzaklaşmış olursunuz”. Devletin başı bu öneriyi biraz düşündükten sonra neden olmasın diyerek kabul etmiş ve derhal bir yol haritası çıkararak yola koyulmuş.
Yakın komşuları ziyaretle başlamış yolculuğu, onbinlerce hayal mahsulü insanlarla kucaklaşmış ve her gittiği yerde nasihatler sunmuş olduğu ülkenin vatandaşlarına. Dönüp sormuş arkadaşlarına, nasıl görünüyor durum diye, aldığı yanıt karşısında iyice gaza gelmiş. Nutuklarını git gide sertleştirmeye başlamış. Gözdağı ve yaygara o denli büyümüş ki, bazı müttefiklerine danışıklı olarak fırçalar atmaya tehditler savurmaya başlamış, Bu arada devletin başındaki şahsiyetin gaza gelmesi ülkesindeki gaz, elektrik, benzin, fiyatlarını tetiklediği gibi, parasının değer yitimi nede sebep olmuş, ama kimse sesini çıkarmadığı için o yoluna devam etmiş. Çok uzaklardaki eş başkan olan kardeşi bu yolculuğu izlerken bazı anlatımlarından rahatsız olarak yanına çağırmış devlet başkanını. Yüklendiği görevi anladığını ancak söylemlerine biraz sınır koymasının herkesi rahatlatacağını tavsiye etmiş, bu konuda ne kadar anlayış birliği içinde olduklarını ortak bir metinle deklare etmişler dünya kamuoyuna. Yeni taktiklerde alarak kapı komşusunu aforoz etmiş ve insansız uçaklar alacağı muştusunu iletmiş kendi ülkesindekilere. Uzak ülkenin başkanına da yaklaşan seçimlerde nasıl davranması gerektiğinin tarifini verip, isterse, zorda kalırsa, seçim döneminde onun mitinglerinde gelip konuşmalar yapabileceğini, kendisini kardeş olarak bellemesini söylemiş.
Birinci turu bitirip ülkesindeki meyvelerini toplamaya gelmiş ki, siyasi muarızları münafıkça sorular yöneltmişler kendisine. O da siz hala ananızın liginde mi oynuyorsunuz diyerek geçiştirmiş salvoları. Bir konuda sıkıntısı yeniden azmış, ülkedeki azınlık bölgesinden sürekli ölüm haberleri geliyor nefesini daraltıyormuş. Çıkmış kürsüye onları temsil ettiğine inanılan partiye, taraftarlarına basmış fırçayı, vermiş gözdağını, kardeşini arayıp sitem etmiş, muarızlarının yönetici olduğu belediyeleri yolsuzlukla suçlayıp atlamış uçağına, çevirmiş rotasını güney Afrika ya, vermiş işaretlerini çekmiş gitmiş. Sual etmek zor olduğu için kimse niçin gittiğini soramamış. Sorunlar ne oldu diye soruyorsanız çok sabırsız olduğunuzu söylemek bana düştüğünden bu masalı anlatmak zorunda kaldım…
