Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

POTANSİYELİNİZ ÖLÇÜLÜYOR DİKKAT!

Diyelim ki, başınıza olmadık bir felaket gelecek ve önceden hazırlıklı değilsiniz. Diyelim ki, bu felaketleri daha öncede yaşadınız ama zaman içerisinde unutup, gerekli önlemleri almadınız. Diyelim ki, önlem alınması konusunda ilgililerce gerekli uyarılar yapılmadı. Diyelim ki, bu faaliyetleri yapması gerekenler hiçbir şeyi umursamadı. Diyelim ki, yerleşimde zemin hatası var, imarda yolsuzluk ve kayırma ayyuka çıkmış, denetimsiz yapılar kat kat yükselmiş, ruhsatını verenler dokunulmaz kılınmış. Diyelim ki, yaşıyorsunuz güzel ülkemin herhangi bir beldesinde, bütün olacaklardan habersiz, öylesine. Diyelim ki, doğal afetin adı heyelan, sel baskını, deprem olsun. Ne diyelim eyvahlar olsun.

Bütün bu sıralananlar sanal değil gerçek, yaşadığımız, yaşanan. İlahi takdirlerin arkasına hapsolunan hayatların bitimini izlerken, birçok dramatik masal var bize anlatılan. Sorumlular sayısal oranlarla icra ederken edimlerini, eğitilmiş, üzgün bir ifade takınarak huzur ediyorlar rollerini. Yayıncılar anlatırken yaşananları, seçiyorlar adeta acının sembollerini. Bütünü parçalayıp, vicdanları yaralayıp, örtüp üstünü gerçeklerin tamamlıyorlar yüklenilmiş görevlerini.

Olmaz değil olur mutlak, doğa kendi çelişkilerini kusar zaman zaman, ama sorulması gereken 21. yüzyılda önlemleri artıramaz mı insan?

Yarıldı yer, yıkıldı gök başımıza ve yıkılmışlıkların arasında başladık canlarımızı aramaya. Geçtik toplanan vergilerden, hesap zamanı değil diyerek can pazarında. Bir an önce en aza indirilmeliydi kayıplar ve ancak böyle giderilebilirdi cümle ayıplar. Zamanla yarış içinde bir ses, bir yürek çarpıntısı, zayıf bir nefese odaklanmış, canhıraş bir kavganın içindeydik bütün ülke yekvücut. Her yardım eli bir hayat demekti, azda olsa bir umut. Dünyada ayaklanmış koşuyordu yardım için insanlık namına, ama her nedense çarpıyorlardı duvar diye devletin makamına. Böylelikle tam bir hafta, yani 168 saat geçti, ölüm aramızdan resmi olarak 600 bilmem kaç kişi seçti.

Basın açıklaması yapıyordu hükümet sözcüsü sözde üzgün. ‘Çok önemli bir sınavdan geçtik, Allah taksiratlarını affetsin, şu kadar vatandaşımızı kaybettik, yaralılara şifa dileyip, kalanlardan sabır diledik, bu süreçte müdahalede ilk günlerde zayıf kalsak da sonradan koordineli çalıştık, hatta yurt dışından gelen yardım tekliflerine de hayır dedik, böylelikle potansiyelimizi belirledik.’

Göçük altında can pazarı, devlet katında potansiyel hesabı.

Uçurumun kenarında elinizi uzatıp kurtarabileceğiniz bir can varken, potansiyel hesapla uğraşabilecek kadar rahat hissedebilir misiniz kendinizi? Yada yetmiyorsa gücünüz bir başka yardım önerisini geri çevirebilir misiniz? Susma hakkınımı kullanıyorsunuz, peki.

Ama bir gün sizinde potansiyeliniz ölçülebilir, buna hazırlıklı olun.
 

HAYRİ YÜCEL
10-12-2011