Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

OKU BAKAYIM

Eğitim sürecinde yeni bir rotaya doğru evrilirken, acabaların yoğunlaştığını hep beraber gözlemliyoruz. Ben yaptım oldu mantığının eriştiği seviye, hiçbir dönemde olmadığı kadar toplumun temel taşlarını yerinden oynatıyor. “Ben imanlı bir nesil istiyorum” diyen zihniyet, fetvanın ertesinde hazırlattığı, sözde eğitim reformuyla, toplumsal dokuyu alt üst edecek kertede, bilimsellikten zerre nasibini almamış, bir kanun taslağını topluma dayatıyor.

Bu dayatmanın temel hareket noktası, seçim sisteminin getirmiş olduğu çoğunluk edebiyatının meclise yansısıdır. Güç, çoğu zafiyeti kapatsa bile, yaratacağı en büyük açmazı, vurdumduymazlığı, başkalarının ne düşündüğü kavramını ortadan kaldırarak, despotizme doğru yol alır. Başkalarına karşı ortak yaşamda oturtulması gereken hoşgörüyü, paylaşımı ortadan kaldırarak, benmerkezci bir noktada kendisini ifade eder.

Kontrolsüz gücün toplumsal boyutta yaratacağı hezeyanlar, uzun vadede ciddi çekişmelerin ve hatta giderek çatışmaların ön zeminini hazırladığı gerçekliği aleni olarak 4+4+4 olarak formüle edilen eğitim organizasyonunun içerisinde ifade bulmaktadır. Hukuk sisteminin alt üst edildiği, anayasal kurumların iğdiş edildiği bu süreçte, böylesi bir girişimin, uçsuz bucaksız bir denizde sandalı batmış, can havliyle kulaç atan, yarım yamalak bir yüzücünün asla sahili göremeyeceği kadar net bir durumdur. Yaşam ve düşünce biçimine müdahalelerin ayyuka çıkarıldığı, ötekileştirmenin normalleştirilmeye çalışıldığı bir ortamda, akıl aramak, beyhude bir çaba olmaktan öteye gidemez.

Henüz yaşama tutunmaya çalışan çocuklarımızın, ön eğitimsiz, apar topar okulla tanıştırılması, kendini ifade etmeye fırsat bulamadan seçmeye zorlanması, irade olamadan yön çizilmesi anlamına gelir ki, bu da en hafif deyimle, eğitimli unsur yerine teba yetiştirmek olabilir.

Dört yıl okuduktan sonra, özellikle açık öğretim safsatasıyla, kız çocuklarımızın evlere kapatılarak, talibini bekleyen, emir erleri biçiminde mevzilendirilmesine hangi vicdan müsaade edebilir. 20 mumluk bir ampulün etrafında kümelenmiş kalabalığın arasından hala ışık huzmesi beklemek ne kadar doğru varsayılabilir.

Bu gün için sorular-sorular-sorular olarak görülebilecek bu olgu, yarın sorunlar ve bitik bir eğitim sistemiyle karşımıza dikilecektir. Bu dikilmenin karşılığı 21. yüzyılda onlarca yıl kaybına nedensellik oluşturacak ve kaosu derinleştirecektir.

Bir ülke ne zaman geleceğiyle kumar oynarsa o zaman yarınsızlaşır.

Bu kumarın taraftarı olmak yada sessiz kalmak insani hiçbir açıklamayla izah edilemez. Birarada yaşamanın yegane yolu farklılıkları zenginlik olarak görmekten geçtiğine göre, elinizi, elinizdeki erki aydınlık yarınlarımızın üzerinden çekin.

HAYRİ YÜCEL
23-03-2012